Sıkça Sorulan Sorular

Karaciğer yetmezliği genellikle karaciğerin büyük bir bölümünün geri dönüşümsüz hasara uğraması ile ortaya çıkan ve karaciğerin gerekli ve yeterli işlevini yerine getirememesi ile sonuçlanan bir durumdur. Karaciğer yetersizliği genellikle hayatı tehdit eder ve bu nedenle acil tıbbi destek gerektirir.

  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Bulantı ve kusma
  • Ciltte kaşıntılar
  • İştah ve kilo kaybı
  • Karın ağrıları ve şişlik
  • Sarılık
  • Bilinç kaybı
  • Dışkıda kan
  • Algı bozukluğu ve kendini ifade edememe
  • İdrarda koyu renk

Hepatit B ve C, sirozlar, uzun süreli aşırı alkol tüketimi, damar tıkanıklığı, beslenme bozuklukları, safra hastalıkları, kalıtsal hastalıklar, metabolik hastalıklar, uzun süre kullanılan toksik ilaçlar, zehirli mantarların tüketilmesi, Wilson hastalığı, toksin birikimi, virüsler ve karaciğer yağlanması gibi nedenlere bağlı olarak görülebilir.

Hastalığın durumuna ve erken teşhise bağlıdır. Bazı vakalarda ilaçla tedavi mümkünken bazılarında ise nakil işlemi gerekmektedir.

Karaciğerin fonksiyonlarını incelemek için birtakım biyokimyasal testler yapılmaktadır. Bu testler uzman doktorlar tarafından yapılarak hastalığın teşhisi ve tanısı belirlenir. 
Karaciğer yetmezliği tanısı konulması ve teşhis edilmesi bakımından doktorun gerekli gördüğü durumlarda kişiye ultrasonografi, bilgisayarlı tomografi (BT), ya da MR gibi görüntüleme teknikleri ile karaciğer incelemesi yapılabilir. 
Bu görüntüleme yöntemleri ile organın işlevsel durumu kontrol edilir. Ayrıca bazı vakalarda tanı belirlenmesi için biyopsi uygulaması da yapılabilir.

Safra kesesi, karaciğere bitişik konumda bulunan bir sindirim organıdır. Karaciğerin çıkardığı safra, kanallardan safra kesesine dökülür ve bir süre burada depolandıktan sonra da gerekli durumlarda ince bağırsağa aktarılır. Safranın depolandığı safra kesesinde oluşan tümörler safra kesesi tümörleri (kanseri) iken karaciğerden ince bağırsağa uzanan kanallardan oluşan safra yollarında meydana gelen tümörler ise kolanjiyokarsinom (safra yolu kanseri) olarak adlandırılır.

En sık görüldüğü yaş grubu 70’li yaşlardır. Safra kesesi kanseri erkeklere oranla kadınlarda daha sık rastlanan bir kanser türüdür. Safra kesesi kanseri çok hızlı ilerleyen bir kanser türü olduğu için çoğu zaman erken tanısı mümkün olmayabilir.

Safra yollarında oluşan tümörler ise nadir görülür ancak tedavisi oldukça zordur. Tüm kanserlerin %2’lik kısmını oluşturan safra yolu kanseri genellikle 65 yaş üzerinde ortaya çıkar. 40 yaşın altındaki kişilerde görülme sıklığı azdır. 

Kolanjiyokarsinom, sindirim sıvısı safrayı taşıyan ince kanallarda (safra kanalları) oluşan bir kanserdir. Safra yolları, karaciğerinizi safra kesesine ve ince bağırsaklarınıza bağlar. Safra kanalı kanseri olarak da bilinen bu rahatsızlık sık rastlanmayan bir kanser türü olup 50 yaş üstü bireylerde daha sık görülse de her yaşta ortaya çıkabilir.

  • Cildin ve göz beyazının sararması (sarılık)
  • Ciltte yoğun kaşıntı
  • Beyaz renkli dışı
  • Halsizlik
  • Karın ağrısı
  • İstem dışı kilo kaybı

Kronik pankreatit kavramı altında anlaşılan pankreasın kronik olarak (uzun süreli) iltihaplanmasıdır. Pankreasın süren ve/veya tekrar eden spontane hasarı nedeniyle bezdeki işlevsel hücrelerin yavaş yavaş tahribi ortaya çıkar. Bunların yerini hastalığın ilerleyen safhalarında yaramsı dokular alır. Neticesinde pankreas normal işlevini yerine getiremez hale gelir:

Alkol tüketimi, özellikle batılı sanayi ülkelerinde artmış olan, kronik pankreatitin sıkça karşılaşılan nedenlerinden biri olarak gösterilir. Ancak her vakada, kronik pankreatitin nedeni sadece artan alkol tüketimi olmak zorunda değildir. Bazı insanlar için kronik pankreatiti tetiklemek için oldukça düşük miktarda alkol yeterli olabilir, çünkü alkole yönelik farklı “tolerans sınırları” vardır. Bunun yanı sıra, kronik pankreatitin diğer önemli nedenleri genetik bozukluklarla ilişkilendirilir.

Son yıllarda moleküler biyolojik araştırmalar sayesinde, kronik pankreatiti tetikleyen veya kolaylaştıran farklı genetik bozukluklar (mutasyonlar) tanımlanabilmiştir. Bu genetik bozukluklar doğuştan gelir ve sonraki nesillere aktarılabilir. Bu tür genetik bozukluklar, hastalığın daha başlamadan kan hücrelerinde tespit edilebilir.

  • Ağrı
  • Sindirim Bozuklukları (şişkinlik, tokluk hissi)
  • İshal
  • Kilo Kaybı
  • Şeker Hastalığı (Diabetes mellitus)

Organ nakillerinde Transplantasyon İmmünolojisi en uygun vericinin seçilmesi, nakil sonrası rejeksiyonun engellenmesi ve nakli yapılan organın sağ kalım süresinin mümkün olduğunca uzun olabilmesini sağlamaya çalışır.